kişisel girişimcilik
burada iş var
31 Ocak 2015 Cumartesi
29 Ocak 2015 Perşembe
Damızlık At Besiciliği
Damızlık At Besiciliği
Yarış atı veya binicilik atı olarak yetiştireceğiniz atlarınız veya eski yarış atlarının damızlık olarak ayrılmasından sonra bu atlar üzerinde muazzam paralar kazanabilirsiniz.
Bu atlar emekli yarış atları olduklari için koşulara katılmayacaklardır. Ancak kişisel tercihinize bağlı olarak yarışa katılan atlardan da seçim yapabilirsiniz. Bu atları kendi çifliklerinizde bakabileceğiniz gibi hipotromlardaki çiftliklerde de bakabilirsiniz. Atlarınız çiftleşme döneminde dölleme başına ücretle yavrulama yapabilir ve ya kendi yavrularınızı üretebilirsiniz. Elinizdeki atın türüne göre bu dölleme ücretleri değişse de ortalama fiyat 3000 tl ile 5000 tl arasında değişir. Erkek atlarda yılda 15dan fazla üretim yapabileni bulunmaktadir. Dişi atlarda ise durum daha farklı olup yavruyu direk olarak sahiplenme mümkündür. Bu durum atın tüm gelirleri size ait olmaktadır. bir atın aylık bakım masrafları ise 1000 tl ile 3000 tl arasında değişebilir. Bu fiyarların çok daha üstünde bakım ücreti olan türler de mevcuttur. Fakat bu konuda şöyle bir kolaylıktan bahsetmek mümkündür. Bu da ziraat bankası gibi bankaların hem yetiştiricilik için hem de damızlık hayvan alımında özel kredileri mevcuttur. bu krediler sayesinden uygun bir sermaye oluşturabilirsiniz.
Özellikle arap ve ingiliz atları çok ünlü olarak bilinmesine rağmen kişisel tavsiyem kazak atlarına yönelinmesidir. Bu atlar hem daha güçlü hemde fiyat olarak daha uygun olabilir. Bilinen bazı damızlık atlar Gülerce ekürisi, Sri pekan, Saragül ekürisidir.
ATLARDA BESLEME
|
|||
Gebelik | |||
Gebeliğin son 90 günü yapılacak besleme çok önemlidir. Bu aşamada kaba yem miktarı azaltılıp (ot, saman vs.); kesif yem miktarı (yulaf, mısır, küspe vs.) arttırılmalıdır. | |||
Enerji İhtiyacı | |||
9. ay: Yaşama payı enerji ihtiyacı x 1.11 | |||
10. ay: Yaşama payı enerji ihtiyacı x 1.13 | |||
11. ay: Yaşama payı enerji ihtiyacı x 1.20 | |||
*Yaşama payı enerji ihtiyacı: Hayvanın hayatını sürdürebilmesi için gerekli, en düşük düzey enerji ihtiyacı. | |||
Laktasyon: Ortalama 5 ay sürer. İhtiyaç, yaşama payı enerji ihtiyacı+ 792 kCal'dir. Günlük süt verimi 10-20 kg. arası değişir. | |||
*Laktasyon: Hayvanın süt verdiği dönem. | |||
Su ihtiyacı | |||
Normal bir atın günlük su ihtiyacı 19-45 litredir. | |||
ATLARDA BAKIM
|
|||
Taylarda büyüme ikiye ayrılır: | |||
a-Doğum öncesi | |||
b-Doğum sonrası | |||
Doğum öncesi büyüme: | |||
Anasal çevre de denir. Tayların doğum ağırlığına etki eden genetik ve çevresel faktörler şunlardır: | |||
1- Atın ırkı | |||
2- Kısrağın (ananın) beden yapısı | |||
3- Aygırın (babanın) beden yapısı | |||
4- Tayın cinsiyeti | |||
5- Kısrağın yaşı | |||
6- Gebelik süresi | |||
7- Kısrağın beslenmesi | |||
Doğum sonrası büyüme: | |||
Tay: Doğumdan 3 yaş sonuna kadar atlara denir. | |||
Taylık dönemi 3'e ayrılır: | |||
1- Süt tayı | |||
2- Bir yaşlı tay | |||
3- İki yaşlı | |||
4- Üç yaşlı | |||
SÜT TAYI | |||
Tay, doğumdan sonra ilk 24 saat ağırlığının 1/10'u kadar ağız sütü içer. | |||
*Ağız sütü: Doğumdan sonra memeden akan, bağışıklık maddelerince çok zengin ve yavrunun yaşaması için çok önemli süt (bu süt doğumdan itibaren 3 gün boyunca salgılanır. İçerisindeki bağışıklık maddeleri gitgide azalır.) | |||
Tayın ilk dönemki bakımında en önemli konular (eğer başka kaynaktan süt verme mecburiyeti varsa) sütün vücut sıcaklığında olması ve tayın yalnız bırakılmamasıdır.(Anası ölmüş taylarda önemli) | |||
Taylar 12 aylıkken ergin yaş ağırlığının %75 'ine ve ergin yaş sırt (cidago) yüksekliğinin %90 'ına ulaşırlar. Bu sebeple iyi beslenmelidirler. 4 'üncü haftadan sonra ananın sütü yetmemeye başlar. Bu aşamada tay büyütme yemleri verilmelidir. | |||
Yulaf tek başına verildiğinde kavuzlu olduğu için midede topaklaşmaz. Süt döneminde taylar için yulaf tek başına önerilmez. İçeriğinde protein ve mineral madde eksiktir. 2 aydan fazla yonca verilirse böbrek taşı yapabilir. Ayrıca yonca atların %2-3 'ünde alerji yapar. | |||
ATLARDA ÜREME
|
|||
Gebelik süresi: 11 ay | |||
Kızgınlık dönemi: İlkbahar | |||
*Kızgınlık: Dişi memelilerin yumurta ürettikleri, çiftleştirildiklerinde gebe kalmaya müsait oldukları dönem. | |||
Kızgınlık süresi uzunluğu: 2 - 2,5 gün | |||
İki kızgınlık arası süre: 15 - 17 gün | |||
Östrüs döngüsü süresi (1. östrüsun başından, 2. östrüsun başına): 29 gün | |||
Östrüs döngüsü: Dişi memeli hayvanın, fertil (döllenebilir) yumurta ürettiği fizyolojik durum. | |||
Kısrakta östrüs belirtileri: | |||
1- Hayvan sık sık idrar çıkarır. | |||
2- Sükunetini kaybeder. Sebepsiz kişner. | |||
3- Çalışan kısraklar çabuk yorulur. | |||
4- Dış etkilere duyarlıdır. Dokunulduğu zaman gıdıklanır. | |||
5- Vajina ağzını açıp kapatır. | |||
6- Diğer kısraklara sokulur. Onlara ilgi gösterir. | |||
7- Aygır yaklaştığı zaman kuyruğunu kaldırır. | |||
8- Vajinadan mukoz bir sıvı akar. | |||
9- Vajina ağzı şişmiş, kızarmış, gevşek bir yapıdadır. | |||
YÜRÜYÜŞ ve KOŞMA ŞEKİLLERİ
|
|||
Atlarda yürüyüş ve koşma şekillerini bilmenin yararları: | |||
1- İdman pisti zemininin dikkate alınmasını | |||
2- İdman süresinin dengeli şekilde tespit edilmesini | |||
3- Ayak hastalıklarının iyileşme süresinin kısa sürmesini | |||
4- Ayak hastalıklarının tekrar ortaya çıkmamasını sağlar. | |||
Atlarda yürüyüş ve koşma şekilleri şunlardır: | |||
1- Ağır adi yürüyüş: Önce arka ayak, ardından öndeki çaprazı; diğer arka ayak ve öndeki çaprazı atılır. Üç ayak hep yere basar. | |||
2- Süratli adi yürüyüş: Ağır adi yürüyüşün süratlisidir. | |||
3- Tırıs koşma: Bacakların hareket sırası çaprazdır. İki ayak hep yerde kalır. | |||
4- Dörtnal koşma: Hep aynı art ayak ilk basar. İlk basma sesinden sonra üç hızlı basma sesi duyulur. | |||
5- Rahvan koşma: Daha çok eşeklerde görülür. Hızlı yürüyüştür. Ayaklar çapraz değil art-arda atılır. İki ayak sürekli yerdedir. Biniciyi yormaz. Spor sayılmaz. | |||
Yürüyüş Kusurları: | |||
1- Topuk çalma: | |||
Atın yürürken ileri attığı ayağı ile yere basan bacağına vurmasına denir. | |||
Topuk çalma nedenleri: Bacak kusurları, tırnak kusurları, yanlış tırnak kesimi, yanlış nallama, atın zayıf - yorgun olması, binicinin hatalı oturması, hatalı dizgin kullanılması. | |||
2- Yetiştirme: Arka ayak nalının ön kısmı ile ön bacağa vurmaktır. | |||
3- Sürçme: Atın ayağını yere sürtmesidir. | |||
ATLARDA YAŞ TAYİNİ
|
|||
Atlarda yaş tayini dişlerden yapılır. Alt kesicilere bakmak daha iyidir. | |||
|
Islah
çalışmaları
geçmişten
günümüze
aynı
titizlikle
sürdürülmektedir.
Her yıl
tüm
damızlık
materyal
ve doğan
tayları
Uzman
teknik
heyet
tarafından
tek tek
görülerek
ırk
özellikleri,
kan
hattı,
genetik
kusurlar,
beden
yapısı,
koşu
performansı
gibi
fenotipik
ve
genotipik
karakterler
yönüyle
değerlendirilmek
suretiyle
sıfat
tevzii
programı
düzenlenmekte
ve hangi
kısrağa
hangi
aygırın
verileceği
belirlenmektedir.
Damızlık
ayrılacak
taylar
da
belirtilen
karakterler
dikkate
alınarak
yine
uzman
teknik
heyet
tarafından
seçilmekte,
kadro
fazlası
olarak
belirlenen
taylar
satışa
sunulmaktadır.
Kadro
fazlası
tayların
çoğunluğu
Mayıs-Temmuz
aylarında
işletme
merkezlerinde
bir veya
iki
yaşlı
olarak
satılırken,
seçilen
elit
taylar
Ekim-Kasım
aylarında
İstanbul
Veli
Efendi
Hipodromunda
iki
buçuk
yaşlı
olarak
yarış
sektörünün
hizmetine
sunulmaktadır.
İşletmelerde
yetiştirilip
1985 ve
sonrası
koşan
tayların
tüm
yarış
sonuçları
ile 2000
yılında
veri
tabanı
oluşturulmuş
ve
damızlık
seçimi
ile
sıfat
tevzi
işlemlerinde
koşu
performanslarının
değerlendirilmesi
yönüyle
bilgisayardan
faydalanılmaktadır.
İkibin
yılından
itibaren
kızgınlık,
gebelik
kontrolü
ve
tohumlama
işlerinde
Ultrasonografiden
faydalanılarak
gebelik
ve döl
veriminde
% 85-90
düzeyinde
sonuçlar
alınmaktadır.
At
Yetiştiriciliği
ve
ıslahı
konusunda
yetişmiş
eleman
ihtiyacının
temini
için
Ankara
Üniversitesi
Veteriner
Fakültesi
ile 2000
yılı
sonu-2001
başında
6 hafta
süreli
bir
eğitim
programı
düzenlenmiştir.
Programın
iki
haftalık
bölümü
Karacabey
İşletmemizde
uygulamalı
olarak
yapılmıştır.
Her
yönüyle
ilk olan
bu
eğitim
için
seçilmiş
genç
veteriner
hekimler
program
sonunda
işletmelerimizde
at
yetiştiriciliği
şubelerini
rahatlıkla
yürütebilecek
düzeye
gelmişlerdir.
Bu
programı
destekleyecek
şekilde
spesifik
konularda
düzenlenen
eğitim
seminerleri
ile bu
elemanların
bilgi
birikim
ve
düzeyleri
artırılmaya
devam
edilmektedir.
Ülkemizde
hipodromlarda
start
alan
atların
yarısını
ingiliz
atları,
diğer
yarısını
da
Safkan
Arap
Atları
teşkil
etmektedir.
At
sayısı
itibarıyla
son
yirmi
yıllık
süreçte
ingiliz
atı
fazla
olmasına
karşılık
son
yıllardaki
yoğun
ilgi ile
eşitlenme
noktasına
yaklaşılmaktadır.
Ancak
2003
yılı
yarış
programında
getirilen
yeni
düzenleme
ile
Safkan
Arap Atı
yarışlarının
temel
özelliklerinden
olan A,
B ve C
grublarının
kaldırılmasının,
koşan
Arap atı
varlığını
olumsuz
etkileyeceği
ve
azaltacağı
beklenilmektedir.
İngiliz
atı
yetiştiriciliği
tamamen
özel
sektör
tarafından
yapılmaktadır.
Bu
yetiştirmenin
kaynağını
ithal
tay ve
damızlık
kısraklar
teşkil
etmektedir
ve
sürekli
damızlık
yenilenmesini
gerektirmektedir.
Yetiştirmede
Özel
haralar
yanında
Bakanlık
kaynakları
ile
yatırımları
temin
edilen,
yarış
gelirlerinden
ve TJK
kaynaklarından
desteklenen
İzmit ve
Karacabey
Pansiyon
Haraları
ile aşım
istasyonları
önemli
yer
tutmaktadır..
Her yıl
Bakanlık
tarafından
Dünyanın
en iyi
aygırları
astronomik
bedeller
ödenerek
ithal
edilmekte
ve
İngiliz
atı
yetiştiricisinin
hizmetine
sunulmaktadır.
Safkan
arap atı
ıslah
çalışmaları,
bu
mirası
yaşatan
ve Arap
atı
yetiştiriciliğinin
temelini
oluşturan
haraları
bünyesinde
bulunduran
TİGEM
tarafından
sürdürülmektedir.
Bu temel
yapı,
yetiştirmenin
çekirdeği
ve ıslah
çalışmalarının
titizlikle
sürdürüldüğü
merkez
durumundadır.
Bu
merkezlerde
yetiştirilen
ve
damızlık
ihtiyacı
(doğan
tay
sayısının
% 5
kadar)
dışındaki
erkek ve
dişi
taylar
sektörün
hizmetine
sunulmaktadır.
Hali
hazırda
safkan
arap atı
yetiştiriciliğinde
damızlık
olarak
kullanılan
kısrakların
1/3′ü
TİGEM
işletmelerinde,
2/3 ü
ise özel
yetiştiriciler
elinde
bulunmaktadır.
Buna
karşılık
yarış
sahasına
katılan
genç
safkan
arap
koşu
atlarının
ancak
yarısı
özel
yetiştirmelere
aittir.
Bunun
nedeni
ise özel
yetiştirmelerde
gebelik
ve
dölveriminin
düşük
olmasına
karşılık
TİGEM
işletmelerinde
yüksek
orandaki
dölverimidir.
Bakanlık
kaynaklarıyla
yapılan
TJK
Mahmudiye
ve Urfa
Safkan
Arap Atı
Pansiyon
haraları
ve aşım
istasyonlarının
devreye
girmesiyle
veteriner
hekim
kontrolünde
yapılan
tahumlamalarla
özel
yetiştirmelerdeki
döl
verimi
de artış
gösterecektir.
TJK
pansiyon
haralarının
devreye
girmiş
olmasına
rağmen
özel
safkan
arap atı
yetiştiriciliğinde
ne
yazıktır
ki henüz
Türk
Safkan
Arap
atının
ıslah ve
yetiştirmesindeki
kriterler
uygulanamamaktadır.
Familya
esaslı
olan bu
çalışmalar
özel
yetiştirmede
dikkate
alınmamakta
ve
sadece
doğacak
tayın
koşu
performansı
beklentisine
göre
aygır
tercihi
yapılmaktadır.
Bu
tercihlerde
çoğu
zaman
olmaması
gereken
düzeyde
kan
yakınlığı
olan
birleştirmeler
yapılmakta,
ıslah
çalışmalarına
katkı
ötesinde
çok
kıymetli
damızlıklar
zayii
edilmektedir.
Her ne
kadar
ciddi
yatırımlarla
önemli
destek
ve
imkanlar
sağlanmış
olsa da
hali
hazır
yapısı
ve
yaygın
anlayış
ile özel
yetiştirmeler
ve
pansiyoner
haralar
ıslah ve
geliştirme
bir yana
Türk
Safkan
Arap
Atının
genotipik
ve
fenotipik
yapısını
muhafaza
edecek
bir
yapıya
kavuşamamışlardır.
Yakın
gelecekte
de böyle
bir
eğilim
görülmemektedir.
Aksine
günü
birlik
ve kısa
vadeli
menfaatler
nedeniyle
bu
kımetli
hazinenin
kısa
sürede
dejenere
edilmesi
sonucunu
getirecek
eğilimler
etkili
görülmektedir.
Dünyaya
açılma
ve
tanınma
amacıyla
sağlanan
Dünya
Arap Atı
Yetiştiricileri
Birliği
(WAHO)
üyeliği
dahi
fayda
sağlama
yerine
bu riski
artıracak
bir
etken
olma
noktasına
getirilmeye
çalışılmaktadır.
Safkan
Arap
atlarının
ithalinde
aranacak
şartlara
ait
şartnamenin
yürülükten
kaldırılması,
Türk
Safkan
Arap Atı
yetiştiriciliğinde
temel
olan
familya
sistemi
ve
isimlendirmede
familya
isminin
kaldırılması
gibi
uygulamalar
bu yönde
atılan
önemli
adımlar
olarak
görülmektedir.
Esas
itibariyle
Tarım ve
Köyişleri
Bakanlığı
bir
taraftan
ıslah
çalışmalarının
sorumluluğunu
taşımaktadır.
Diğer
taraftan
ise
ülkemizde
at
yarışları
ve
müşterek
bahis
düzenlemede
tek
yetkili
olup
yarış
otoritesi
konumundadır.
Bakanlık
bu
yetkisisini
yarış
müessesesi
olarak
belirlediği
TJK’ne
devretmektedir.
TJK at
yarışlarını,
Tarım ve
Köyişleri
Bakanlığınca
belirlenen
kurallar
ve yarış
programı
çerçevesinde
ve yine
Bakanlık
kontrolünde
düzenlemekte
ve
müşterek
bahis
oynatmaktadır.
Bu
kapsamda
yürüttüğü
hizmetlerin
ve
yarışlarla
ilgili
her
türlü
kazanç
ve
harcamanın
tamamı
Bakanlık
adınadır.
TJK
yetkili
otorite
olan
Tarım ve
Köyişleri
Bakanlığı
adına at
yarışlarını
düzenleyen
Bakanlığın
sözleşmeli
Yarış
Müeessesesi’dir.
Yetiştirme,
yarış ve
müşterek
bahislerden
oluşan
atçılık
ve
yarışcılık
sektörünün
bir nevi
sanayisi
konumunda
olan
yarış ve
müşterek
bahis
konusunda
TJK
görevlendirilmiştir.
Bu
görevlendirme
zaman
içerisinde
ve
bilhassa
Bakanlığın
dinamizmini
ve
sorumluluklarını
kaybettiği
son
yirmi
yıllık
süreçte
sınırlarını
aşmış,
ilgisi
olmamasına
rağmen
at
yetiştirme
ve ıslah
faaliyetleri
de TJK
‘ne
kademeli
olarak
devredilmeye
çalışılmıştır.
Bu
gelişmeler
sonucunda
özel
yetiştirmelere
hizmet
veren
Aygır
depoları
önce
atıl
duruma
getirilmiş
ve
sonrasında
kapatılmıştır.
Buna
karşılık
Bakanlık
kaynaklarından
sağlanan
yatırımlarla
TJK
pansiyon
haraları
ve aşım
istasyonları
kurularak
Bakanlık
at ıslah
ve
yetiştirme
hizmetlerinden
çekilmiştir.
Bu
yapılanma
ile özel
haralara
karşı
Bakanlık
kaynaklarından
sağlanan
yatırımları
ve yarış
gelirlerinden
subvanse
edilen
işletmeciliği
ile
sadece
parası
olan,
sahibi
olduğu
atı bile
tanımayan
yarışcı
at
sahiplerine
hizmet
veren
pansiyoner
haralar
tekelci
bir
yapılaşma
olarak
hızla
gelişme
göstermektedir.
Her ne
kadar
önemli
imkanlar
sağlansa
da,
yüksek
ücretlerle
yabancı
uzmanlar
çalıştırılsa
da
kollektif
olan bu
yetiştirmelerde
bir çok
problem
yaşanmakta,
hiçbir
destek
almayan
ilkel
şartlardaki
özel
hara ve
özel
pansiyonlar
kadar
performans
ve verim
temin
edilememektedir.
At
yetiştirici
dernekleri
yetiştirmede
sorumlu
ve etkin
bir
konumda
olmayıp
at
sahipleri
derneği
vasfını
muhafaza
etmektedirler.
Bu
dernekler
at
yetiştiricileri
birliği
yapısına
dönüşmek
ve
yetiştiriciliği
sahiplenmek
eğiliminde
olmak
yerine
her şeyi
kontrolü
altında
tutan
TJK
himayesinde
olmayı
tercih
eder
görünmekte,
Bakanlığın
son
yıllardaki
temel
yaklaşımları
da bu
eğilimi
desteklemektedir.
Yetiştiriciliğin
sanayiden
ayrı
geliştirilmesi
yerine
sanayisinin
kontrolüne
verilerek
tekelleşme
eğilimi
güçlendirilmektedir.
Bu durum
özel
yetiştirmede
tekelleşmeyi
her
geçen
gün
arttırmakta,
yarışcı,
yetiştirici
ve aynı
zamanda
ithalatçı
olan
kişileri
yetiştirdiği
veya
ithal
ettiği
iyi atı
kendisi
koşturmakta,
işe
yaramayanı
ise
başkalarına
satmaktadır.
Sattığı
atlarla
kendi
atları
birlikte
koşmakta,
ikramiyeleri
de doğal
olarak
kendileri
kazanmaktadır.
Bunun
sonucu
bir süre
sonra
yetiştirdiği
performansı
düşük
taylara
alıcı
bulamamaktadırlar.
Oluşturulan
bu
tekelleşme
ve
sonucunu
gizlemek
için ise
yüksek
fiyata
tay
satan
TİGEM
hedef
gösterilmektedir.
Yapılan
yanlışları
ve
sağlanan
haksız
rantları
gizlemek
için
kabahati
devletin
at
yetiştirmesinin
yanlışlığında
bulmaktadırlar.
Aynı
kişi ve
kuruluşlar
oluşturdukları
tekeli
gizlemek
için
koşu atı
damızlık
kısraklarının
ancak
%10
kadarını
elinde
bulunduran,
at ıslah
ve
yatırımlarında
TJK ve
Pansiyoner
haralar
aksine
Bakanlık
kaynaklarından
çok az
destek
alan
TİGEM’i
devlet
tekeli
olarak
tanımlayabilmektedirler.
Eğer ki
TİGEM de
yetiştirdiği
atları
yarış
sahasında
kendi
adına
koşturursa
o zaman
gerçekten
tekel
olabilir
ve
başkalarının
at
koşturabilme
imkanı
kalmaz.
At
koşturmadan,
yetiştirilen
tüm
tayları
açık
ihaleler
ile
satılan
bir
yapıda,
yarış
sektöründe
tekel
olmak
mümkün
değildir.
Yetiştirdiği
tüm
erkek ve
dişi
tayları
sektörün
hizmetine
sunan
TİGEM
Türk
Safkan
Arap
Atının
ıslah
çalışmalarını
her şeye
rağmen
artan
titizlikle
sürdürmek
mecburiyetindedir.
Aksi
takdirde
ata
yadigarı
hazine
kaybedilmiş
olacaktır.
Özel
yetiştiricilerin,
TİGEM
‘in de
içinde
yer
alacağı
yetiştirici
birliği
şeklinde
örgütlenmesi
ve ıslah
faaliyetlerini
sürdürebileceği
yapı ve
sistemi
oluşturuncaya
kadar
yapının
muhafaza
edilmesi
gerekli
görülmektedir.
02.12.2002
Dr.Mustafa
ALTUNTAŞ
Uzman
Veteriner
Hekim
28 Ocak 2015 Çarşamba
BioDizel Üretimi
BioDizel Üretimi
Hepimiz tarafından çok iyi bilenen atık yağlardan üretilen bir yakıt türüdür. Hem çok daha temiz hem de verimi yüksek bir yakıt türüdür. bu yakıt türünü su deposuna benzer bir makine ile üretebilir. çok rahatlıkla karlar elde edebilrisiniz.
Biyodizel Üretimi :
Hepimiz tarafından çok iyi bilenen atık yağlardan üretilen bir yakıt türüdür. Hem çok daha temiz hem de verimi yüksek bir yakıt türüdür. bu yakıt türünü su deposuna benzer bir makine ile üretebilir. çok rahatlıkla karlar elde edebilrisiniz.
Biyodizel Üretimi :
Piyasada 2.500TL den başlayan fiyatlara satılan
otomatik biyodizel üretim makinaları mevcuttur. Anlatımımız evde yada
garajda kendisi üretim yapmak isteyen kullanıcılar içindir.
1. Atık bitkisel yağ bulun. Yağı önce süzme
yoğurt çuvalları ile sonra bir hava filtresi ile süzün. Yağdaki suyun
buharlaşması için bir müddet kaynatmayı deneyebilirsiniz.
2. Süzülmüş yağ hacminin %20 si hacimde %99,5
saflıkta metanol ile 1 lt yağ için 4 gr NaOH (kostiksoda -
sodyumhidroksit) ı karıştırın. NaOH ın iyice erimesini sağlayın. NaOH
yerine POH yada KOH ta kullanabilirsiniz ancak deneyler NaOH ın daha
başarılı olduğunu göstermektedir.
3. Süzülmüş yağı 55-60 dereceye kadar ısıtın.
Isınmış yağa NaOH+Metanol çözeltisini ilave edin. 55-60 Derecede en az
bir saat karıştırın. Metanol suyu absorbe ettiği için yağda su kalmaması
önemlidir. Karıştırmada metal kullanmamaya özen gösterin.
4. Karışımı 1 saat karıştırdıktan sonra en az 12
saat dinlenmeye bırakın. 12 saat sonunda altta gliserin ve üstte
biyodizel birikecektir. Gliserini almadan mümkünse vakumlayarak
biyodizeli çekin.
5. Biyodizeli en az kendi hacmi kadar 50-60
derece sıcaklıkta su ile yıkayın. Yıkarken suyu yağmurlama usulüyle
vermelisiniz. Karışımı karıştırabilirsiniz. Su- Yakıt karışımını en az 2
saat, mümkünse 6 saat dinlendirin. Yakıt üste çıkacaktır. Yıkanmış
Biyodizeli süzün.
6. Süzdüğünüz dizel yakıtı bir pH metre yada pH kağıdı ile pH
ını ölçün. Bir miktar asetik asit ilavesi ile pHı nötr hale getirin.
Asetik asit ilavesinde çok hassas davranın. Damla damla ilave edin ,pH ı
ciddi etkileyecektir.
Biyodizeliniz hayırlı olsun.
Kolay gelsin.
Ördek yetiştiriciliği
Ördek Yetiştiriciliği
Ördek yetiştiriciliği oldukça popülerdir ve kesinlikle karlı bir iştir. Dünyanın her yerinde ördekler vardır. Evcil ördek ırklarından sayısız et ve yumurta alınır. Evcil ördeklerin hepsi yabani kuşlardan gelir. Bu yabani kuşlar bütün dünyayı dolaşırlar ve evcilleştirilebilenler gıda olarak kullanılır. Ördeklerin suda yaşayan canlılar olduğunu muhtemelen biliyorsunuzdur. Bazı insanlar ördeklerin su olmadan yaşayamayacağını düşünür. Bu tamamen yanlış bir düşüncedir. Su olmayan bir ortamda da binlerce ördek yetiştirebilirsiniz. Tavukları veya diğer kümes kuşlarını da aynı şekilde yetiştirebilirsiniz. Ancak unutmayın ki su olmayan ortamlarda yetiştirilen ördekler döllenmemiş yumurta bırakır. Yani yumurtalardan ördek yavrusu çıkmaz. Ördeklerden yumurta almak istiyorsanız erkek ördeklerin ve suyun olması gerekir. Susuz ortamda kolayca ördek yetiştirebilirsiniz ancak çoğalma veya çiftleşme için suyun olması şarttır.
Ördek yetiştiriciliğinin avantajları
Ördek yetiştiriciliğine başlamanın sayısız avantajı vardır. Et ve yumurta üretiminde tavuklardan sonra gelirler. Ördekleri hem ticari amaçlı hem de küçük ölçekli et veya yumurta üretimi için yetiştirebilirsiniz. Hatta evinizin arka bahçesinde diğer kuşlar veya hayvanlarla birlikte bile yetiştirebilirsiniz. Ördek yetiştiriciliğinin avantajlarından bazılarını öğrenmek istiyorsanız lütfen okumaya devam edin.Ördekler pahalı olmayan, basit ve gösterişsiz yerlerde kalabilir. Ördek yetiştiriciliğini ticari olarak yapacaksanız barınak maliyetleriniz oldukça düşük olacaktır.
Ördekler cesur kuşlardır ve fazla bakım gerektirmezler. Her türlü çevresel şarta kolaylıkla adapte olabilirler.
Yumurtalarını gece veya gündüz bırakırlar. Yani her sabah taze yumurta toplayabilirsiniz. Ve günün geri kalan kısmında diğer işlerinizi halledebilirsiniz çünkü ördeklerin bakımı için fazla zaman ayırmanıza gerek yoktur.
Ördek yetiştiriciliği için büyük bir alana ihtiyaç yoktur. Ördeklerin kuluçka dönemi kısa sürer ve ördek yavruları hızlı büyür. Ördek yavrularının hızlı bir şekilde büyümeleri istiyorsanız 5 gün ve 7 gün arası suni sıcaklık verebilirsiniz. Soğuk aylarda bu süre biraz uzayacaktır.
Ördekler yaygın kuş hastalıklarına karşı oldukça dirençlidir.
Ördekleri farklı yemlerle besleyebilirsiniz. Ördek yemlerinde buğday, mısır, pirinç, meyveler ve diğer düşük maliyetli ve kolay bulanabilen gıdalar bulunur. Aynı zamanda doğal eğilimli olan su bitkileri, yosun, yeşil bakliyat, mantar, solucanlar, sümüklü böcek, kurtçuk ve çeşitli böcekleri de tüketen ördekler yem maliyetlerinizin doğrudan düşmesine yardımcı olur.
Ördekleri bahçenizdeki elma kurtlarından veya bazı zararlı böcek türlerinden kurtulmak için de kullanabilirsiniz.
Ördeklerin ölüm oranı düşüktür ve genellikle tavuklara göre daha uzun yaşarlar. Ancak yumurta üretiminde ördeklerin yumurtlama süresi tavuklara göre daha uzundur.
Ördek eti ve yumurtasına hem iç pazarda hem de uluslararası pazarda oldukça talep vardır. Ticari amaçlı işletilen ördek çiftlikleri iyi kazanç elde eder. Ancak ördek yetiştiriciliğinden yüksek karlar sağlayan başarılı çiftçiler de vardır.
Ördek yetiştiriciliği işi istikrarlıdır. Eğitimli genç işsizler bu işi yapabilir ve kendi istihdam kaynaklarını yaratabilir.
Ördeklerin kendine has özellikleri
Ördeklerin vücutları tamamen yağlı tüyle kaplıdır. Bu nedenle su doğrudan vücutlarına girmez. Ördeklerin derilerinin altındaki deri tabakası ıslanmalarını engeller. İşte bu nedenle saatlerce suyun içinde dursalar bile vücutları kuru kalır. Ördeklerin bir diğer dikkat çeken özelliği de ayaklarıdır. Ayaklarında üç parmak vardır ve derileri incedir. Bu özellik sayesinde ayaklarını kürek gibi kullanırlar. Parmaklarının sonunda tırnakları vardır. Ördeklerin bazı türleri bu tırnakları kendilerini savunmak için kullanır. Ördeklerin gagası genellikle kırmızı veya turuncu olur ve oldukça kuvvetlidir. Gagaları sayesinde yosun, böcek, balık yumurtası ve sert salyangozları yerler. Gagalarıyla yakaladıkları her şeyi mideye indirirler. Tavuklar günün her saati yumurtlarken ördekler sabahları veya geceleri yumurtlar. Bu nedenle ördeklerin sabah dokuzdan önce barınaklarından çıkmalarına izin vermeyin. Ördekleri yakından gözlemlerseniz ne kadar akıllı ve ilginç hayvanlar olduklarını fark edersiniz.Ördek yemi
Ördekler genellikle her türlü yemi yer. Ördeklerinizi tavuklar gibi besleyebilirsiniz. Ancak ördek yemine bazı katkı maddeleri eklemeniz gerekir. Bazı ördekler tavuklardan daha fazla yumurtladığı için yem konusunda dikkatli olmanız gerekir. Yemlerine gerekli besin maddelerini ekleyin. Küçük ölçekli veya evcil ördek çiftliklerindeki ördekler kepek, mutfak atığı ve salyangozlarla beslenebilir. Unutmayın ki ördekler çok yemek yer. Bu nedenle düzenli yumurta ve et üretimi için ördeklerinizi iyi dengelenmiş gıdalarla beslemeniz gerekir.Ördek eti ve yumurtası pazarı
Ördek ürünlerini ( et ve yumurta ) pazarlamak oldukça kolaydır. Dünyadaki herkes ördek etini ve yumurtasını sever. Bazı yerlerde ördek eti ve yumurtası tavuk eti ve yumurtasına göre daha çok sevilir. Ördek yumurtaları tavuk yumurtalarına göre daha büyüktür. Bazı yerlerde ördek yumurtası ete göre daha popülerdir. Bununla birlikte ördek yumurtası ve etinin pazarlamasıyla ilgili herhangi bir sıkıntı yoktur.Ördek ırkları
Dünyanın farklı noktalarında yaşayan çeşitli birçok ördek türü vardır. Ancak her ırk ticari ördek yetiştiriciliği için uygun değildir. Bazı ırklar yumurta üretimi için uygundur ve bazıları da ticari et üretimi için uygundur. Ördeklerin üretim türüne bağlı olarak genellikle üçe ayrılır.- Eti için yetiştirilen ördek ırkları
- Yumurtası için yetiştirilen ördek ırkları
- Hem et hem de yumurta için yetiştirilen ördek ırkları
Yumurtalık ördek ırkları: Indian Runner, en popüler yumurtalık ördek ırkıdır ve yumurta üretim kapasitesiyle bilinir. Indian Runner’ın üç türü vardır. Beyaz ve küllü Indian Runners en fazla yumurtlayandır. Khaki Campbell türü de yüksek yumurta üretimi için popüler olanlar arasındadır.
Hem etlik hem yumurtalık ördek ırkları: Khaki Campbell ördekleri hem et hem yumurta üretimi için oldukça uygundur. Indian Runner ve Ruel Kagua melezlemesidir. Indian Runners yumurta üretimiyle meşhurdur ve aynı zamanda et üretimi içinde sıklıkla yetiştirilir.
Barınma
Ördek yetiştirmenin en iyi avantajlarından biri barınmalarının kolay olmasıdır. Ördek evi yapmak oldukça basittir. Ördekleri alçak, yüksek, kuru, ıslak ve diğer her türlü yerde barındırabilirsiniz. Ördekler ıslak ve sulu yerlerde yaşamayı sever. Büyük bir meyve sepeti, tahta veya yağ bidonu kullanarak ördekleriniz için uygun bir yer yapabilirsiniz. Giriş ve çıkış için mutlaka bir kapı yapın. Kapının yeterli yükseklikte olmasına dikkat edin çünkü ördekler içeri girdikten sonra kafalarını uzatırlar. Barınma yerinin iyi havalandırılması gerekir ve temiz hava akışının sağlanması gerekir. Ördeklerin güvenliğini düşünmek zorundasınız. Ördeklerinizi yırtıcı ve zararlı bütün hayvan veya böcek türlerinden özellikle de tilki ve köpeklerden korumalısınız. Ördekleri tavuklar gibi beton bir zeminde tutacaksanız ferin bir kumluk yapmanız gerekir. Ördekler bu sistemde zeminin üstüne yumurtlar.Üreme
Ördeklerin üremesi için suya ihtiyaç vardır. Ördekler su olmadan çiftleşmez. Bir erkek ördek 10 dişi ördeğin üremesi için yeterlidir. Yavru ördekler çabuk geliştiği için kısa zamanda yumurtlamaya başlar. Her yumurta 50-60 gram ağırlığındadır. Doğum sonrası ve ilk hafta süresince yavru ördekleri sudan uzak tutun. Suyu girdikleri takdirde üşüyebilirler. Kuluçka süresi yaklaşık 28-29 gündür. Kuluçka döneminde yumurtalara ara sıra ( haftada iki veya üç kere ) su serpin. Kuluçka için hem elektronik hem de dizel kuluçka makinelerinden kullanabilirsiniz. Ancak çiftçilerin çoğu dişi ördekleri tercih eder.Yumurtaların saklanması
Yumurtaları düzgün bir şekilde saklamanız gerekir. Yumurtaların depolanması için buzdolabı kullanabilirsiniz. Yumurtalar için kireç suyu ve aynı zamanda aktinyum kullanabilirsiniz.Cinsiyetin belirlenmesi
Yeni doğmuş ördek yavrularının cinsiyetini belirlemek zor değildir. Yavru ördeğin kuyruğunu kaldırın ve poposuna baskı yapın. Diken gibi görünen bir penis görürseniz erkektir. Görmezseniz kesinlikle dişidir. Erkek ördekleri belirlemenin en kolay yolu kuyruk tüylerine bakmaktır. Erkek ördeklerin kuyruk tüyleri buklelidir.Pazarlamayle ilgili ipuçları
Ördek yumurtalarınızı pazarlamaya başlamadan önce yumurta kabuklarını güzelce temizlemelisiniz. Yumurtaları suyla yıkamayın. Yumurtaları bıçak, havlu veya bulaşık beziyle temizleyebilirsiniz. Yumurtaları bir yerden bir yere götürmek için yumurta sepetleri veya kutuları kullanın. En az 30 yumurtanın sığacağı kartonlardan alın. Ayrıca bambu sepetler, ahşap sepetler ve başka malzemelerde kullanabilirsiniz. Yumurtaları taşımak için kutu kullanacaksanız kutuların altına saman veya pirinç kepeği koyun.Ördek yetiştiriciliğinden kazanç elde etmek istiyorsanız ördek bakımı, yem yönetimi, barınma, kuluçka ve pazarlamaya özen göstermeniz gerekir. Bütün süreci doğru yönettiğiniz takdirde iyi kazanç elde edebilirsiniz.
Çinçila Yetiştiriciliği
Çinçila Yetiştiriciliği
Bu hayvan bir tavşan türü olup kürkü çok değerlidir. Bu nedenlede üretimi çok karlı ve çok az seviyede masraflıdır.
Bu hayvanları evcinizn bir bölümünde veya özel bahçe kümes gibi alanlarda da yetiştirebilirsiniz. Yaklaşık bir yaşından sonra olgunlaşan hayvanların kürkleri artık satışa uygun hale gelir. Aşağıda daha ney olarak özellikleri anlatılacak olan bu hayvanların yetiştirlmesinden kısaca bahsetmek istiyorum.
Bu hayvanlar bir tür tavşan oldukları için yavrulama süreleri hem çok kısa hem de çok fazla sayıda yavru yapabilirler. Bu durumda doğrudan sizin karınızı arttıracak bir etkendir. Evinizin bir odasını veya boş bir arazinizi bu hayvanlar için ayırırsanız, bu alana tavuk kümesine benzer küçün odacıklar veya benim de kişisel tavsiyem olan küçük yastıkcıklar ile bu hayvanlar için üretim alanı oluşturmanız mümkündür.
Bu hayvanları internet üzerinden satın alıp yine internet üzerinden 100 euro ile 500 euro arasında bir fiyata satabilrisiniz. Tabiki bunu değiştiren en büyük etken hayvan boyutu ve tüylerinin yapısıdır. Yine kişisel tavsiyem ve eğer de imkanınız varsa bu hayvanları sürekli belli bir soğuklukta tutmanızdır. Bu şekilde tüyleri hem daha gür hem de daha sağlıklı olması sağlanır. Ayrıca daha temiz bir üretim yapmanızıda sağlar.
Cincila satışı ve merak ettiğiniz herşey için CAN-SAY firmasıyla görüşebilirsiniz. Ayrıca internetten yine bu tür firmalar bulmanız mümkündür.
Çinçilla kürk hayvanı yün tavşanı ailesine mensup küçük ve çok sevimli bir hayvandır. Ayrıca dünyadaki diğer kürk hayvanlarına göre üretimi en kolay ve ucuz olanıdır. Görünüş olarak sincaba benzemekle birlikte, vücudu daha yuvarlak, kuyruğu daha kısa ve az tüylüdür. Yetişkin bir Çinçillanın ağırlığı 400-600 gr. Civarında olup, boyu 25-30cm arasındadır. Yapı itibariyle gece hareketli olan bu hayvanlar gündüzleri genellikle uyurlar.
Çinçila Yemlenme Ve Beslenmelerı
Çinçila, ticari yetiştiricilikte özel
olarak hazırlanan pelet yemlerle beslenirler. Şinşillalara verilecek
günlük pelet yem miktarı yaklaşık 20-39 gr (1-2 yemek kaşığı) kadardır.
Pelet yemin yanı sıra şinşillalara keten tohumu, ayçiçeği tohumu, taze
yeşil yemler, kuru otlar, havuç, pancar ve bazı meyveler de verilebilir.
Ancak lahana, kıvırcık ve marul gibi gaz yapıcı bazı sebzeler hayvanda
gaz oluşturmaları nedeniyle ani ölümlere neden olabilirler. Verilen
yemlerde değişiklik yapılacak ise, yeni verilecek yem aniden verilmemeli
alıştırılarak verilmelidir. Şinşillalar yemlerini genellikle akşam
üzeri veya gece yerler. Bu nedenle yemler, her gün aynı saatte verilmeli
ve hayvanın günlük ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmalıdır. Başka bir
yemleme şekli ise gündüzleri serbest olarak şinşillanın önünde kuru ot
bulundurmak, geceleri ise 20 gram kadar fabrika yemi vermektir.
Araştırmalar, şinşilla rasyonlarında pelet yemlere göre kuru ot, tahıl
ve taze yeşil yemlerin kullanılmasının daha ekonomik olabileceğini
göstermiştir. Kış aylarında şinşillalara kuru ot, tahıl, havuç,
ağaçların ince kabuk, dal ve sürgünleri ile birlikte tuz ve mineraller
verilmelidir. Mayısta yem karmasına yeşil yem de ilave edilir. Verilen
yem karışımının % 20 selüloz içermesi kabızlığı önlemektedir. Yine tüy
dökülmesini önlemek amacıyla, şinşilla başına günlük, minimum 0.1-0.4
miligram B 1 vitamini verilmelidir. Şinşilla yetiştiriciliğinde doğan
yavruların beslenmeleri de son derece önemlidir. Anne sütü yetersiz veya
anne doğurma esnasında ölmüş ise, yavruya bire bir oranında
sulandırılmış süt tozu bir damlalık yardımıyla ilk günler 2 şer saat
aralıklarla verilmelidir. Hayvanların önünde içebildiği kadar temiz su
sürekli olarak bulundurulmalıdır. Aşağıdaki çizelgede yaz ve kış
aylarında ve yavru emzirme döneminde şinşillalara günlük olarak
verilecek yem çeşitleri ve miktarları verilmiştir.
Çinçila günlük yem tüketimi
Yemler
|
Kış
|
Yaz
|
Yavru emzirme dönemi
|
Kuru ot
|
16.0 gram
|
14.0 gram
|
34.5 gram
|
Çayır otu
|
-
|
25.0 gram
|
-
|
Tahıl
|
8.7 gram
|
8.9 gram
|
15.1 gram
|
Havuç
|
7.7 gram
|
5.8 gram
|
7.6 gram
|
Sindirilebilir protein
|
1.6 gram
|
2.2 gram
|
3.7 gram
|
Sağlık Koruma Ve Hastalıklar
Çinçilalar hastalıklara karşı dirençli
hayvanlardır. Bununla beraber, yem, temizlik ve barınak koşullarının
yeterli olmaması, önemli sağlık sorunlarına da yol açabilmektedir.
Şinşillarda postu oluşturan tüyler son derece sık olduklarından
vücutlarında genellikle parazit barındırmazlar. Hastalık belirtileri
genel olarak yem tüketiminde azalma, gözlerde sulanma, dışkı atımında
azalma şeklinde görülür. Şinşillalarda genel olarak solunum yolu, mide
ve bağırsak, orta kulak iltihabı, meme ve üreme organlarına ilişkin
hastalıklar görülmektedir.
Diğer Bilgiler
Çinçilla kürk hayvanı
yün tavşanı ailesine mensup küçük ve çok sevimli bir hayvandır. Ayrıca
dünyadaki diğer kürk hayvanlarına göre üretimi en kolay ve ucuz
olanıdır. Görünüş olarak sincaba benzemekle birlikte, vücudu daha
yuvarlak, kuyruğu daha kısa ve az tüylüdür. Yetişkin bir Çinçillanın
ağırlığı 400-600 gr. Civarındadır. Yapı itibariyle gece hareketli olan
bu hayvanlar gündüzleri genellikle uyurlar. Ön bacakları beş parmaklı ve
çok kısa, arka bacakları uzun ve kuvvetlidir. Çinçilla bir fırçaya
benzeyen kuyruğunu dengede kalmak için kullanır.Güney Amerika'daki And
Dağları Çinçilyanın anavatanıdır. Doğal ortamında ağaç kovukları ve
mağaralarda yaşayan bu hayvanların temel besin kaynağı da yabani bitki
tohumları ve ağaç kabuklarıdır. Çinçilla üretimine ilk önceleri
yeraltına yapılan düzeneklerde başlanmıştır. Daha sonraları kafes
sistemi geliştirilerek, 1960'lı yıllara kadar bir erkeğe iki dişi olarak
üretim devam etmiştir. Bir erkeğe iki dişi uygulamasının ekonomik
olmadığı kanısı yaygınlaşınca, bir erkeğe dört dişi verilerek aile
sistemi geliştirilmiştir. Bugün modern üretim çiftliklerindeki
uygulamalar dört dişi ve bir erkek olmak üzere poligami bir şekildedir.
İdeal kafes sistemine göre bir erkek hayvana dört dişi hayvan verilir ve
erkek bir geçit aracılığıyla dişi hayvanlara ulaşır. Dişi hayvanların
kendi bölmesinden ayrılıp başka bölmeye geçmesini boyunlarına takılan
plastik bir halka engeller. Erkek hayvanın boynunda plastik halka
olmadığı için istediği dişinin yanına girip çıkabilir. Erkek ve dişi
yavrular en erken 5 aylık olunca çiftleştirilebilir. Fakat 8 aylık
olmadan önce çiftleştirilmesi tavsiye edilmez. Ayrıca kardeş olan
hayvanların birbirileriyle çiftleştirilmesi de sakıncalıdır. Aynı aileyi
oluşturan dört dişi hayvan kardeş olsa bile, erkek hayvan başka bir
aileden seçilmelidir. Bunun için üretici isterse en yakınındaki
üreticiyle veya firmayla erkek hayvan değişimini yapabilir. Eğer elinde
en az beş aile hayvanı varsa, zaten kan bağı problemi de olmayacaktır.
Çinçillalar yılda üç defa yavrulama özelliğine sahiptirler. Ancak bu
özelliği taşımaları mutlaka yılda üç doğum yapacakları anlamına gelmez.
Düzenli bakımda bir yılda iki defa doğum üretici açısından başarı
sayılmalıdır. Çünkü doğal süreçte yılın bir bölümü hayvanın dinlenmesi
ve tekrar hamile kalması için gereken dönemdir. Her doğumun aynı zamanda
anaç için yıpranma anlamına geldiği unutulmamalıdır. Diğer memeli
hayvanlarda olduğu gibi, sonbahar ve kış ayları çiftleşme ve gebelik
dönemidir. Doğum mevsimi ilkbahar ve yaz aylarıdır. Yılın her döneminde
yavru alınabilir ancak yoğunluk ilkbahar ve yaz aylarında olmaktadır.
Çinçillanın hamilelik dönemi 112 gündür (16 hafta) ve her doğumda 1-4
arasında yavru verirler. En sık görülen doğum başına 2-3 yavrudur. Bu
hayvanların 5-6 yavru vermesi nadir görülür ve doğan yavruların yaşama
şansı çok düşüktür. Çok oldukları için anne karnında yeterince
gelişemeyen yavrular cılız olarak doğar ve yaşama dirençleri zayıf
olduğu için de hepsinin ölme ihtimali yüksek olasılıktır. Dört dişi ve
bir erkekten oluşan bir aileden yıl içerisinde alınacak yavru sayısı
15-25 arasında değişir. Eğer muntazam bakım uygulanmaz veya elde olmayan
sebeplerden dolayı anaçlarda ölüm meydana gelirse bu sayılara ulaşmak
mümkün olmaz. Çinçilla üretiminde 16 hafta olan gebelik dönemi uzun
sayılabilir. Buna rağmen doğum yaptıkları gün tekrar hamile kalma
özelliğine sahip olmaları bu dezavantajı bir ölçüde telafi etmektedir.
Hem yeni doğan yavruları, hem de karnındaki yavruları aynı anda
besleyebilen bir bünyeleri vardır. Aslında bu özellik bütün tavşan
türleri için geçerlidir. Çinçilla yavruları gözleri açık, tüylü olarak
doğar ve hemen hareketlenirler. Yavru hayvanlar 6-8 hafta annesinin
yanında kaldıktan sonra ayrı kafeslere alınırlar ve bakımları bağımsız
olarak sürer. Kürkün olgunlaşması için 8-10 aylık olmaları gerekir. Bu
hayvanların ömrü 15-18 yıl kadardır ve üretkenlikleri ömür boyu devam
eder.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)